Gececi İle İyi Geceler
İçimdeki his biraz tuhaf ve bu hisler, bu zifiri derin düşünceler kaleme dökülmeli mi diye çok sordum kendime. Çünkü nahoşluğun dumanını metrelerce uzağımdaki bir çocuk bile gözlerimde görebilirdi…
Belki de benim söylemlerimdeki kadar tuhaf biri değilsindir. Aslında tam da olduğun gibi birisindir ama bu gerçeğe ben rast gelememişimdir.
Okuduğun ilk şiir benim sana yazdıklarımdı mesela. Özdemir Asaf‘ın naif ruhuna vurgun olan senin bir gün tüm güzel mısralara sırtını döneceğini düşünmemiştim.
Günlük tutmaya başlamıştın, zaman zaman kendini ifade etmeyi denerken şimdi tamamen susmanı beklemezdim senden
Doğum gününde bile oturup kutlama yapmak yerine geleceği için ter döken senin, hayatının iplerini boynuna dolayıp da başkaları için kendinden vazgeçişini görmem sandım.
Yıldızları çok severdin. Bir gün bir yıldıza küsecek kadar kırılganken, bugün tüm gökyüzüne perdeleri çekecek kadar umutsuz olmanı seyrediyorum…
Yalanlar söylerdin bana. Doğrulara göre daha az yaraladığını düşünürdün belki de. Şimdiyse ne doğru ne yalan umurunda değil. Dudaklarının arasından dökülen sözcükler ne kadar gerçek belli değil… İstedim ki bana söylediğin kadar yalanlar söyle, bana olduğun kadar doğru ol hayata karşı.
Düşüncelerin, hayallerin, hedeflerin konusunda o kadar kararlıydın ki, nereden bilebilirdim öylesine seçilmiş zevklere ve düşüncelere kapılıp gidebileceğini.
Yanında olmak için uzakları yakın ederken, yelkovanla akrebe meydan okurken, gece kendini sabaha kavuşturmaya utanırken, benimle körebe oynamanı; hile yapıp, bir gözünü açıp da bir başkası için dünyanı durdurmanı beklemezdim…
Seni çok kez affettim. Kalbimi kırsan da, döksen de. Tüm dünyayı başıma yıkıp, benim yakıp kül edip, üstüne bir sigarayı söndürsen de… Çünkü dedim ki herkes kusurludur. Ben de öyle. Bugün masallarla uyuyan çocuklar bile! İnsanlar bazen kusurlarıyla yaşamaya mecburdur. Seni hep olduğun gibi kabullenip, daima yanında olmayı; elini tutmayı, seninle bir olmakla yargılanmayı seçtim.
En çok da neden hep affederdim biliyor musun?
Sandım ki, kendine daima sadık kalırsın…
Değişmekten söz etmiyorum! İnsan elbet değişir ancak kendi sınırları içerisinde…
Sana bağıra bağıra söylerdim “Sen Hep Böyle Kal” şarkısını…
Sen benim yıldızlarımdın, hiç sönmeyen.
Ve üzgünüm…
Şimdiyse en büyük hayalkırıklığımsın.
Uyan sevgilim, ölüyorsun…
Hoşça Kal…